33/34. Sayı: Gündemde Sansür Var

Memlekete bir hal olmuş, Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne olmaz mı? Bir kez daha sansür tartışmalarının orta yerine düşen Film Festivali ne aldığı kararın ne de yaptıklarının sonuçlarına, sorumluluğuna sahip çıkmazmış. Karşısında kendisini bal­talamak isteyen insanlar görüp sorumluluğu her seferinde Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek filminin yarışma seçkisinden TCK maddelerine dayandırılarak çıkarıldığını açıkla­yan ön jüriye, filmin yönetmeni Reyan Tuvi’ye, seçkideki diğer belgesel yönetmenlerine ve festivale katılan katılmayan ama bu müdahaleye katılmayan sinema yazarlarına dek pek çok insana yöneltmiş.

Geçmiş zamanda yazdığımıza bakmayın yakın zamandan bir memleket havadisi bu. Ama ülkedeki zor ve baskı koşullarından hiç de bağımsız değil bu yaşananlar. Ne yazık ki bu ülkede yaygın ve egemen söylem RTE söylemi, Somalı patronların, Torunlar İnşa­at şirketinin, işçi ölümlerini normalize eden, insan hayatını ucuzlatan, meydanları boş bulan-beton yapan, meydanlarda hayatını kaybetmiş 14 yaşındaki bir çocuğu hedef alan, memleketin her köşesini küçüklü büyüklü rantlı cennetlere bazı köşelerini ise cehenne­me çeviren ya da aynı köşeyi bazıları için cennete bazıları içinse cehenneme çeviren bu düzen ya doğrudan ya da dolaylı şiddet uygulayarak ilerliyor, ilerliyor.

Memleketin her köşesinden, kültür-sanatın her alanından küçüklü büyüklü sansür haberleri geliyor sanki bu kanıksansın isteniyor. Artık sorgulanmıyor bile, filmlere ba­kanlık destekleri, filmlerin yurtdışındaki gösterimlerden dışlanması, festivallerde kabul görmemesi, film gösterimlerinin engel görmesi… Kürt sorununa ilişkin “hassasiyetler” zaman zaman yeniden ortaya çıkarken; “hassasiyetler listesine” yenileri ekleniyor. Şim­dilerde AKP’yi eleştirenler, Gezi’den yolu geçenler listenin ilk sıralarına çıkıyor.

Bu satırları yazarken Ursula K. Le Guin’in söyledikleriyle karşılaşıyoruz gazetelerde. Özgürlüğü hatırlayabilen yazarlara, çizerlere, sanatçılara ihtiyacımız olacak diyor ütop­yaları bize getiren Ursula K. Le Guin. Şairlere, hayalperestlere – daha geniş bir gerçekli­ğin gerçekçilerine. Korku mağduru olmuş bir toplumda hayatımıza ilişkin alternatifleri görebilen, umutlu olmak için gerçek dayanaklar hayal edebilen yazarların seslerini özle­diğimizde bizi zor zamanlar bekliyor olacak. Her türlü insan gücüne direnilebilir ve her güç insanlar tarafından değiştirilebilir. Direniş ve değişim çoğu zaman sanatta başlar…

kapak_33-34k2Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek bir direniş filmi. Direniş ve değişim filmi. Haziran ayında Gezi’de yaşananları, hayatlarında net bir biçimde kırılmalar yaşayan karakterler üzerinden anlatıyor. İlk belgeselinde Festus Okey’in, İstanbul’da yaşayan Afrika kökenli insanların belgeselini yapan Reyan Tuvi belgeselin görmezden gelemeyeceği gerçekleri, hayat hikayelerini konu ediniyor. Gezi’den alınan bir kesitte belgeselin gerçekliğine, “ger­çeğin gerçekçiliğine” uygun olarak görülenler, duyulanlar AKP propaganda filmlerine, haberlere bile yansırken, bir direniş filmine yansıdığında anlaşılan kabul edilemiyor ve gazaba uğruyor. Bir festivali düzenleyenlerin, ön jüri görevinin sadece “yönetime yardım­cı olmak adına bir seçki iletmek”ten ibaret olduğunu ve son kararı kendilerinin vereceğini söylemesi, “TCK 125. ve 299. maddelerine aykırı ifade ve içerik ihtiva ettiği” gerekçesiyle filmi ihracı, “insan haklarını rencide etmeyecek, etik ve hukuki kriterleri karşısına alma­yacak” ibaresini taşıyan açıklamasıyla ihracını bir kez daha teyit etmesi, “uygun çözümü” yönetmenin bulması için baskı oluşturması, koşul olarak altyazının çıkarılmasını talep etmesi, “ikinci versiyonu kabul ettik” diyerek farklı çağrışımlarla bunu duyurması ve ma­alesef filmi hiç seyretmemesi de bizler için kabul edilemezdi. Sanatsal ifade özgürlüğüne, jürilerin seçim ve karar iradesine gölge düşüren festival ya da yetkilileri sadece kendisini duyuyor, sadece kendisini görüyor ve karşısındaki herkesi aleyhine davranan, festivalin gerçekleşmesine taş koyanlar olarak görebiliyordu. Ne kadar tanıdık bir söylem değil mi? Belgesellerini çekmekten yana tavır alan belgesel yönetmenlerinden bir imza metnini paylaşan sinema yazarlarına kadar herkes bu hışımdan nasibini alıyordu.

Peki, festivale olan haller burada bitiyor muydu? Maalesef hayır. Festival festival ol­maktan çok “şiddete organize” bir PR olayıydı ve karşısına çıkana şiddetle karşılık ver­mesi bundan kaynaklanıyordu. Şov sürmeliydi, festival bütçesi realize olmalıydı. Van Damme’lı gecede son vuruş vurulmalıydı. Bu nedenle AKP’li belediye başkanı Menderes Türel kapanış gecesinde iki önemli nokta üzerinde durdu. Neydi o iki konu hatırlayalım? “Ranta ve inşaatlaşma/betonlaşma hamlesine Antalya’dan bir ev alarak katkıda bulunul­ması ve filmlerde kullanılacak dile dikkat edilerek sokaklarda mermilerin susturulması” Sansür denmesin, belgesel dahi olsa RTE için kullanılan dile dikkat edilsin, protesto edil­mesin, festival ne pahasına olursa olsun yapılsın, kapanışı da şaşalı olsun.

Her dediklerini gerçekleştirirken sırada ne var, ne istiyorlar göreceğiz.

 

33/34. Sayının İçeriği:

Sivas: Çocukluğa, Masumiyete ve Köpeklere Dair / Aylin Sayın

Sivas: Karamsar Bir Köy Anlatısı / Rahşan Yıldız Eyigün

Ben O Değilim, Ayşe de Zaten Yok / Özge Özdüzen

Kış Uykusundan Gezi’de Uyandık… / Yusuf Güven

Bir AVM Sineması’ndan Kış Uykusu izlenimleri / Murat Dural

Kusursuzlar ya da Kusurun Suskunlukla Paylaşıldığı İroniler / Nazire Turan Aygün

Pek Yakında: Yeşilçam’a Saygı Duruşu / Aylin Sayın

Geçmişin Büyüsünü Araçsallaştırmak / Murat Dural

Unutursam Fısılda: Şu Samimiyet Maskesi / Tülay Dikenoğlu

Melisa Önel ile Kumun Tadı Üzerine / Seray Genç

İki Film ve Bir Karşılaştırma: He Bu Tune Bu ve Were Denge Min / Ali Rıza Dürü

İki Gün Bir Gece: O kocası olan kişi, acaba ben miyim? / Evren Barın Egrik

Bir Janrın Kısa Analizi: Binlerce Kez İyi Geceler / Seray Genç

Miyazaki’den Rüzgar Yükseliyor / Aylin Sayın

Son Şans: Biyo-teknoloji ve Bildiğimiz Gerçekliğin Sonu / Murat Arpacı

Gece Planı: Dünya Nasıl Kurtulacak? / Tülay Dikenoğlu

İda Adında Bir Balık / Yusuf Güven

Pawel Pawlikovski Söyleşisi / Seray Genç – Yusuf Güven

Bir Aşçının ve Bir Yönetmenin Ana Akımdan Kaçma Çabası: Şef / Efe Gönenç

Hüznü Öfkeye Tercih Etmek: Vecide / Fatoş Usta

Kapital: Piyasaparkta Çarpışan Otolar / Hamdi Karaşin

Trier Nemfomaniyi Normalleştiriyor mu Yoksa Bir Kadın Düşmanı mı? / Sibel Kibar

Maymunlar Cehennemi Bildiğiniz Gibi Değil! / Janet Barış

Dini Anlatı ve Perdedeki Yansımaları: Nuh / Oktay Orhun

Amerikan Sineması ve Anlatının Tiranlığı II / Necla Algan

Reyan Tuvi: “Kendi direnişimin de belgeseli” / Didar Aytaş – Tuba Güneş

Sansür Farklı Yüzleriyle Çıkıyor Karşımıza / Reyan Tuvi

Özgürleşen Seyirci ‘’Seyr-i Sokak’’ta / Nagehan Uskan

Karanlıkta Gözlerini Açmak: Suriye’den Aktivist Belgeseller / Özge Özdüzen

Ziad Kalthoum ve Ölümsüz Asker: “Savaşı kayıt altına almak” / Seray Genç

Geçiş Sürecinde Suriye Sineması / Documentarist

Mike Wayne ve Deirdre O’Neill ile İngiltere İşçi Sınıfı Üzerine / Seray Genç

Zonguldak’tan Soma’ya / Metin Kaya

Yeraltına Işığı Düşürenler / Osman Günay

Nina-Maria Paschalidou ile Kısmet ve Diziler Üzerine / Seray Genç – Yusuf Güven

Harun Farocki (1944-2014) / Ahmet Gürata

Fabrikadan Çıkan İşçiler / Harun Farocki (Çev: Ahmet Gürata)

İmkansızın Kıyısında Geç Kalmış Bir Aşk: Vesikalı Yarim / Selçuk Duran

20. Yılında Sinema Aşkına Bir Festival: Gezici Festival / Film Ekibi